Rabia Gökçen Gözübatık Çeli1, Çiğdem Özkara2

1İstanbul Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Nöroloji Kliniği, İstanbul, Türkiye
2Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Nöroloji Anabilim Dalı, İstanbul, Türkiye

Anahtar Kelimeler: Otonom nöbetler, epilepsi, SUDEP

Özet

Otonom sinir sistemi bilinçli kontrolün olmadığı bir sistemdir. Sempatik ve parasempatik olmak üzere iki bölümden oluşur. Santral sinir sisteminde otonom sistemden sorumlu ana merkez hipotalamustur. Otonom nöbet semiyolojisinde rol alan diğer anatomik yapılar singulat girus, amigdala, paraventriküler nükleustur. Otonom epilepsilerin fizyopatolojisinde yer alan santral otonom ağ non-dominant hemisferde temsil edilirken otonom bulgular temporal ve insuler lob epilepsilerde sıktır. Hastalarda klinik olarak; kan basıncı değişiklikleri, kalp ritim bozuklukları (taşikardi, bradikardi, aritmi, asistoli), solunumsal değişiklikler (apne, hipopne, bradipne), tükürük artışı, kusma/öğürme, pilo-ereksiyon, terleme artışı, midriazis/miyozis, tükürme, acil miksiyon, su içme, genital otomatizm, barsak motilite bozuklukları nöbet öncesi/sırası/ve sonrasında görülebilen otonom semptomlardır; temporal lob epilepsisinde daha sıktır. Otonom nöbetli hastaların ani ölüm riski de diğer epilepsi hastalarına göre daha fazladır. Epilepside ani beklenmedik ölüm (SUDEP); epilepsi hastasında boğulma, travma ve status epileptikus dışlandıktan sonra; ani, beklenmedik, görgü tanığı ya da ölüm sırasında nöbet kanıtı olsun olmasın meydana gelen; postmortem incelemelerde ölüme neden olan yapısal veya toksik bir sebep saptanmayan ölüm olarak tanımlanır; epilepsideki ölümlerin %17’sinden sorumludur. SUDEP’nin etiyolojisinde; altta yatan postiktal kardiyorespiratuvar disfonksiyon olduğu öne sürülür. Ani ölüm riski için SpO2 eşik değerinin %80-86 olduğu bildirilirken, iktal olaylar, otonom sistemin kronik aktivasyonu nedeniyle ölümcül aritmileri tetiklerler. Özellikle uykuda olan jeneralize tonik klonik nöbetler, dirençli epilepsiler SUDEP ile ilgilendirilen risk faktörlerindendir. Kardiyorespiratuvar bulgulu otonom semptomlu nöbetlere bu risklere katkıda bulunabileceği açısından dikkat edilmelidir.