Ersin Kasım Ulusoy1, Emre Ayar2, Deniz Bayındırlı3

1Develi Hatice Muammer Kocatürk Devlet Hastanesi, Nöroloji Kliniği, Kayseri, Türkiye
2İzzet Baysal Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi, Psikoloji Kliniği, Bolu, Türkiye
3Develi Hatice Muammer Kocatürk Devlet Hastanesi, Psikiyatri Kliniği, Kayseri, Türkiye

Anahtar Kelimeler: Parkinson hastalığı, duygu, yüz, tanıma

Özet

AMAÇ: İdiopatik Parkinson hastalığının (İPH) tanı ve tedavisinde motor belirtiler önem taşır. Üzerinde daha az durulan motor olmayan semptomlardan olan yüzlerde duygu tanıma bozukluğu, sosyal ilişkileri ve dolayısıyla yaşam kalitesini engeller. Nörogörüntüleme çalışmaları İPH’deki yüz ifadesi tanıma bozukluğundan amigdalanın sorumlu olduğuna işaret etmektedir. Çalışmamızda, sosyal ilişkilerin önemli bir parçası olan yüzlerde duygu tanıma ve ayırt etme yetisinin İPH’deki bozulmasıyla hastalığın klinik özellikler arasındaki ilişkiyi araştırmayı amaçladık.

YÖNTEMLER: Çalışmaya nöroloji polikinliğinde İPH tanısı ile takip edilen 41 İPH hastası ve 38 sağlıklı kontrol dahil edildi. Her iki gruba da Yüzde Dışavuran Duyguların Tanınması Testi (YDTT) ve Yüzde Dışavuran Duyguların Ayırt Edilmesi Testi (YDAT) uygulandı. Hasta ve kontrol grubunun klinik ve demografik özellikleri kayıt edildi. Hastalığın evrelendirmesi Hoehn-Yahr (H ve Y) skalası ile, klinik bulguların derecelendirilmesi ise Birleşik Parkinson Hastalığı Değerlendirme Ölçeği (BPHDÖ) ile belirlendi. Gruplar yüzde dışavuran duyguyu tanıma ve ayırt etmedeki becerileri açısından birbirleriyle karşılaştırıldı.

BULGULAR: İPH hastalarında YDTT ortalaması 12,64±5,55, YDAT ortalaması 17,84±4,94 olarak bulundu. Bu testlerin ortalaması kontrol grubu ile kıyaslandığında, hasta grubunda istatistiksel olarak anlamlı şekilde daha bozuk olarak saptandı. Bu bozukluk H ve Y evresi ve BPHDÖ ile korele bulundu. Yüzde dışa vuran duygulardan ise en bozuk olanı 2,29±1,26 ile korku duygusu idi.

SONUÇ: Bu çalışmanın sonuçları İPH hastalarının yüzlerde dışa vuran duyguları tanımada ve ayırt etmedeki yaşadığı güçlüklerin normal popülasyona göre daha fazla olduğunu gösterdi. Bu fark hastalığın evresi ve klinik ciddiyet derecesi ile de korele bulundu. Bu verilere göre İPH hastalarında bozulmuş olan toplum içi ilişkilerin ve işlevselliğin düzenlenmesi, tedavi ve rehabilitasyon hedeflerinin oluşturulmasında da önemli bir adım olacaktır.