Barış KORKMAZ

İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı

Abstract

Dil, beyin ve dil ile ilgili diğer bedensel yapıların intrauterin dönemden başlayan ve doğum sonrası dilsel uyaranları işlemeye ve üretmeye hazır olacak tarzda gelişmesi ve postnatal dönemde de bu gelişimi çevresinde konuşulan bir dilin etkisi altında sürdürmesi ile olanaklıdır [Bates ve Marchman, 1988]. Dil edinmenin ardında çocuğun gereksinimlerinden kaynaklanan güçlü bir motivasyon vardır. Çocuk kısa sürede dilin sihirli gücünü fark eder ve dil, süratle arzuları ifade etmenin ve ardından başka insanları ve kendini anlamanın temel aracı olur [Hobson, 2002]. Dil ve düşüncenin buluşması sözel düşünceyi, bu da bir topluluk içinde yaşayan ve işbirliği yapacak insanlar için gerekli olan Zihin Kuramının oluşumunu olanaklı kılar. İnsana özgü bilinçlilik (kendinin, başkalarının, türün ve farkındalığın farkındalığı) bu şekilde gelişir. Gelişimini önceleyen zihinsel yetiler de dahil olmak üzere dil, diğer bütün zihinsel işlevleri dönüştürür ve etkisi altına alır; böylece insan, kültürel-tarihsel bir varlığa dönüşür [Vygotsky, 1978/ 1930].