Tedavi Yanıtı Yetersiz Multipl Skleroz Hastaları: Agresif Hastalık, Tedaviyi Değiştirmek, Kombinasyon Tedavileri
Muhteşem GEDİZOĞLU
SB İzmir Bozyaka Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Nöroloji Kliniği, İzmir Türkiye
Anahtar Kelimeler: Saldırgan gidişli multipl skleroz, kombinasyon tedavileri.
Özet
Multipl skleroz hastalarının önemli bir bölümü tanıyı izleyen ilk birkaç yıl içinde birinci basamak immünmodülatör tedaviye rağmen ciddi düzeyde engellilik geliştirirler. Bu hastalarda atak sıklığı değişmeksizin devam ederken, birikici engellilik giderek artar. Tedaviyi izlemede önemli bir sorun tedaviye yanıtı yetersiz olan hastaları olabildiğince erken belirlemektir. Hastalığın ilk yıllarında immünmodülatör ilaçların atak sıklığı ve şiddeti üzerine olumlu etkisinin ileriki yıllardaki sonuçlara etkisi olmadığı gösterilmiştir. İlerleyen yıllarda biriken engellilik üzerine etkili en önemli parametreler başlangıçtaki engellilik düzeyi ve sonraki yıllardaki engellilik artış hızıdır. Uygulanan tedavilere rağmen atak sıklığı ve şiddeti değişmeyen; manyetik rezonans görüntülemelerde kontrast tutan plaklar gözlenen ve lezyon yükünde belirgin artış olan; hızla artan doğrulanmış engellilik gösteren hastalar tedaviye yanıtsız olarak kabul edilebilir ve bu hastalarda değişik tedavi stratejileri uygulamak gerekir. Bu tedaviler de immünmodülatör tedaviler gibi hastalığın yangısal aktivitesinin baskın olduğu erken evrelerinde daha etkilidir. Bu kapsamda değişik sınıftan immünmodülatör ilaca geçmek, natalizumab monoterapisi, yoğun immünsüpresyon ya da kombinasyon tedavileri seçilebilir. Kombinasyon tedavileri genellikle interferonlardan birisi; glatiramer asetata siklofosfamid ya da mitoksantron gibi bir immünsüpresan ilaç eklenmesi şeklindedir. Kombinasyonlar hakkında tamamlanmış yeterli birinci sınıf çalışma olmamakla birlikte yaygın olarak kullanılırlar. Bugün için kombinasyon tedavilerinde en önemli sorun güvenliktir. Otolog hematopoietik kök hücre nakli de saldırgan gidişli multipl skleroz olgularında belli merkezlerde deneysel bir yöntem olarak uygulanabilmektedir. Umut verici bir yöntem olduğu düşünülmekle birlikte kök hücre nakli ile ilgili olarak da çözümlenmemiş pek çok uygulama, toksisite, yan etki sorunları vardır ve uzun vadedeki sonuçları belirsizdir.