Can Çubuk, Mehmet Taylan Peköz, Hacer Bozdemir, Kezban Aslan

Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi, Nöroloji Ana Bilim Dalı, Adana

Anahtar Kelimeler: Epilepsi, nöbet, hormon, konjenital malformasyon

Özet

Amaç: Epilepsi hastalarında hormonal değişiklikler ve üreme fonksiyonunda anormallikler meydana gelebilmektedir. Bu çalışmanın amacı, antiepileptik tedavi alan epilepsi tanılı erkek hastaların üreme işlevlerindeki anormalliklerin ve bu hastaların çocuklarında olumsuz etkilerinin araştırılmasıdır.

Gereç ve Yöntem: Çalışmaya 52 hasta ve 52 sağlıklı kontrol olmak üzere toplam 104 kişi dahil edilmiştir. Tüm katılımcıların tıbbi öyküleri alındı ve nörolojik muayeneleri yapıldı. Çalışmaya katılan her bir kişi Uluslararası Erektil İşlev Formu (IIEF) ve Beck depresyon ölçeğini doldurdu. Serum hormon ve biyokimyasal testleri yapıldı. Son altı ay içerisinde yapılan elektroensefalografi ve takibi süresince herhangi bir zamanda yapılan serebral görüntüleme bulguları retrospektif olarak değerlendirildi. Verilerin istatistiksel analizi için SPSS programı 20.0 sürüm kullanıldı.

Bulgular: Erkek epilepsi hastalarının yaş ortalaması 29,1±5,5’ti. Epilepsi tanılı erkek hastalarda erektil disfonksiyon prevalansı %63,5 olarak değerlendirildi. Hastaların %40,4’ünde antiepileptik ilaç tedavisi sonrası erektil disfonksiyon geliştiği saptandı. Politerapi alan hastaların depresyon açısından daha yüksek risk altında olduğu saptandı. Ayrıca, kontrolsüz nöbetleri olan hastaların daha depresif olduğu görüldü (p=0,044). Beck depresyon ölçeği ve IIEF skorlarının ters orantılı olduğu belirlendi (rs: -0,568). Politerapi alan hastalarda östrojen seviyeleri daha yüksek, luteinize edici hormon seviyeleri daha düşüktü. Erkek epilepsi hastalarının çocuklarında konjenital malformasyon oranı %4,2 olarak saptandı. Konjenital malformasyonlardan iki tanesi atriyal septal defekt olup bir tanesi de patent foramen ovale olarak değerlendirildi.

Sonuç: Epilepsi tanılı erkek hastaların çocuklarında konjenital malformasyon ve anormallik gelişme olasılığı göz ardı edilmemelidir. Dikkatli bir risk değerlendirmesi sonucunda hasta ve yakınlarına gerekli destek ve bilgi yol gösterici alacaktır.