Erciyes Üniversitesi Nöroloji Polikliniğine Başvuran Yetişkin Epilepsi Hastalarının Sosyo-Demografik, Klinik Özellikleri ve Depresyonla İlişkisi
Vesile Şenol1, Ferhan Soyuer1, Fehim Arman2
1Erciyes Üniversitesi Halil Bayraktar Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu, Kayseri
2Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı, Kayseri
Anahtar Kelimeler: epilepsi, sosyo-demografik, klinik özellikler, depresyon
Özet
AMAÇ: Epilepsiye ilişkin epidemiyolojik özellikler toplumdan topluma değişiklik göstermektedir. Prevalansı %0,5-1,0 arasında değişen epilepsi, genellikle erken ve ileri yaşlarda olmak üzere hayatın her iki ucunda, erkeklerde, eğitim ve gelir düzeyi düşük kişilerde daha sık görülmektedir.
Epilepsi, nörofizyolojik etkilerin yanı sıra sosyal izolasyon, düşük benlik saygısı ve depresyon gibi psikolojik ve sosyal boyutları olan bir hastalıktır. Depresyon normal popülasyona göre epileptik olgularda daha fazla görülmektedir. Bu olgularda yaşam boyu depresyon görülme sıklığı %10-30 arasında değişmektedir. Nöbet başlangıç yaşı, nöbet tipi, nöbet sıklığı, nöbet zamanı ve tedavi şekli depresyon derecesini ve insidansını etkilemektedir.
AMAÇLAR: Epilepsi olgularının sosyo-demografik ve klinik özelliklerini tanımlamak, epileptik olgularda depresyon bozukluğu oranını belirlemek, nöbet özellikleri ile depresyon ilişkisini incelemektir.
YÖNTEMLER: Araştırma, 2004-2005 Ekim ayları arasında Erciyes Üniversitesi Hastanesi Nöroloji Polikliniğine başvuran 102 epilepsili yetişkin bireye yüz yüze anket uygulanarak yapılmıştır. Veri toplama aracı olarak, araştırmacı tarafından hazırlanan “Epilepsili Bireye Yönelik Görüşme Formu” ve geçerlik ve güvenirliği Hisli tarafından yapılan Beck Depresyon Envanteri Türkçe Versiyonu kullanılmıştır.(1)
BULGULAR: Olguların yaş ortalaması 34,3±12,6, nöbet başlangıç yaşı ortalaması 21,4±14,6 olup, %66’sında nöbetler 25 yaşın altında başlamıştı. Olguların çoğunluğu erkekti ve asgari ücretin altında aylık gelire sahipti. Olguların %45,6’sı generalize tonik-klonik tipte ve %36’sı ayda ≥1 nöbet geçiriyordu. Son bir yılda nöbet kontrolü sağlanan olgu oranı %32 idi.
SONUÇ: bozukluk oranı %29,4 idi. Bu olguların %15,7’si majör depresyondu. Nöbet başlangıç yaşı, nöbet tipi, sıklığı, zamanı ve uygulanan tedavi şekli depresyon derecesi ve sıklığını anlamlı düzeyde etkilememişti. İlkokul mezunlarında ve düzenli ilaç kullanmayanlarda majör depresyon oranı anlamlı düzeyde yüksek bulundu (p<0,05).