Türkiye'de Multipl Skleroz Hastalığının Tanı ve Tedavisine Genel Yaklaşım
Murat Terzi1, Yahya Çelik2, Münire Kılınç3, Feray Seleker4, Nihal Işık5, Muhteşem Gedizlioğlu6, Yaşar Zorlu7
1Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi, Nöroloji Anabilim Dalı, Samsun, Türkiye
2Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi, Nöroloji Anabilim Dalı, Edirne, Türkiye
3Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi, Nöroloji Anabilim Dalı, Ankara, Türkiye
4Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Nöroloji Kliniği, İstanbul, Türkiye
5Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Nöroloji Kliniği, İstanbul, Türkiye
6İzmir Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Nöroloji Kliniği, İzmir, Türkiye
7Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Nöroloji Kliniği, İzmir, Türkiye
Anahtar Kelimeler: Multipl skleroz, tanı, tedavi
Özet
AMAÇ: Multipl skleroz (MS)’un klinik seyri, başlangıç semptomları ve hastalığın seyri boyunca görülebilecek problemler, hastalar arasında farklılık gösterebilmektedir. Bu nedenle, hastalığın tanı ve tedavi planında farklı uygulamalar ortaya çıkmaktadır. Türkiye’nin farklı bölgelerindeki nöroloji asistan ve uzmanlarının MS hastalığının tanısında, takibinde, tedavisinde yaşadıkları zorlukların ortaya konması amaçlanmıştır.
YÖNTEMLER: Mart 2008-Haziran 2008 tarihleri arasında, Türkiye’nin farklı bölgelerinden toplam 11 ilde interaktif toplantılar düzenlendi. Katılımcıların verdiği cevaplar sonunda elde edilen veriler değerlendirildi.
BULGULAR: Toplam 242 nöroloji uzmanı ve araştırma görevlisi katıldı. MS tanısında kullanılan tetkiklerden görsel uyandırılmış potansiyellerin %14, beyin omurilik sıvısı (BOS) oligoklonal band incelemesinin %40, manyetik rezonans görüntülemenin %1 oranında yapılamadığı görüldü. BOS oligoklonal band bakılabilirliği açısından bölgeler arasında anlamlı farklılık vardı. Mc Donald tanı kriterlerini dolduran, iki atak öyküsü olan tipik relapsing-remitting multipl skleroz hastasında katılımcıların %61’i immünmodülatör tedavi başlamayı düşündü.
SONUÇ: MS’in klinik, radyolojik ve laboratuvar özellikleri bakımından oldukça fazla farklılığın olması, hastalığın tanı ve tedavi planında, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de nöroloji uzmanlarının işini zorlaştırmakta ve farklı uygulamaların ortaya çıkmasına neden olmaktadır.