Melek Kandemir1, Zerrin Pelin2, Ece Yazla3, Cem İsmail Küçükali4

1Medical Park Göztepe Hastane Kompleksi, Nöroloji Kliniği, İstanbul
2Erenköy Ruh Ve Sinir Hastalıkları Eğitim Ve Araştırma Hastanesi, Nöroloji Kliniği, İstanbul
3Erenköy Ruh Ve Sinir Hastalıkları Eğitim Ve Araştırma Hastanesi, Psikiyatri Kiliniği, İstanbul
4İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi, Nöroloji Ana Bilim Dalı, İstanbul

Anahtar Kelimeler: Nörosifiliz, nörosifiliz ve psikiyatri, nörosifiliz ve seftriakson

Özet

Sifiliz, bir spiroket olan Treponema pallidum’un sebep olduğu başlıca cinsel yolla bulaşan bir hastalıktır. 1940’lı yıllarda penisilinin keşfi ile sifiliz insidansı belirgin şekilde azalmış fakat 1980’li yıllarda HIV enfeksiyonunun başlaması ile tekrar hızlı bir şekilde artış göstermiştir. Tersiyer veya geç sifiliz ilk enfeksiyondan yıllar sonra gelişir ve her hangi bir organ sistemini etkileyebilir. Tedavi edilmemiş sifiliz hastalarının %10’unda nörolojik etkilenme görülmektedir. Psikiyatrik semptomlarla en fazla ilişkili nörosifiliz formu olan paralizi jeneral, parankimatöz hastalıkla ortaya çıkar ve nöronal kayba neden olan bir etkilenme yapar. Duygu-durum değişiklikleri, psikoz veya kognitif değişiklikler gibi erken psikiyatrik belirtilerden sonra demans daha belirgin hale gelir. Penisilin nörosifilizin tedavisinde etkinliği kanıtlanmış tek ilaçtır. Penisilin allerjisi olan nörosifiliz vakalarında seftriakson alternatif bir tedavi olarak kullanılabilmektedir. Biz bu yazımızda biri demansiyel birisi de psikotik bulgularla ortaya çıkan ve seftriakson ile tedavi edilen 2 nörosifiliz vakasını sunmak istedik. Amacımız penisilin alerjisi olan kişilerde seftriaksonun da başarılı bir tedavi seçeneği olduğunu belirtmek ve halen nörosifilizin tedaviye dirençli psikiyatrik vakalarda ayırıcı tanıda düşünülmesi gerektiğini vurgulamaktır.