Hikmet Saçmacı1, Meral Mirza2, Şükrü Bişiren3, Selma Gökahmetoğlu4, Recep Saraymen5, Abdullah Talaslıoğlu2

1Bozok Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji ABD, Yozgat
2Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji ABD, Kayseri
3Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji ABD, Kayseri
4Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji ABD, Kayseri
5Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyokimya ABD, Kayseri

Anahtar Kelimeler: Flow-aracılı dilatasyon, beyaz cevher lezyonları, migren, endotelin

Özet

Amaç: Yüksek prevalans oranına rağmen migren patofizyolojisi halen anlaşılamamıştır. Bu çalışmada, yeni tanı almış epizodik migren hastalarında endotel disfonksiyonunun araştırılması, bulguların sağlıklı kontrollerle karşılaştırılması ve manyetik rezonans görüntülemede (MRG) beyaz cevher lezyonları (BCL) oluşmuş ise bu lezyonlar ile endotel disfonksiyonu arasında bir korelasyon olup olmadığının değerlendirilmesi amaçlanmıştır.

Gereç ve Yöntem: Bu çalışma 2013 ve 2014 yılları arasında yürütülmüştür. Çalışmaya toplam 51 hasta ve 27 sağlıklı kontrol alındı. Hasta grubunda MRG yapıldı. Hasta ve kontrol grubunda, kan lipitleri, tiroid hormonları, asimetrik dimetil arjinin ve endotelin seviyeleri için kan numuneleri toplandı. Her iki grupta insülin direnci = homeostasis model değerlendirmesi ve brakiyal arter indeksi flow-aracılı dilatasyon (FMD) araştırıldı.

Bulgular: Migrenli 40 hastada MRG’de BCL mevcuttu. Migren hastalarında FMD düşüktü (p=0,021). Migren baş ağrısı şiddeti ile FMD arasında negatif korelasyon bulundu. Baş ağrısı şiddeti ile BCL’ler arasında pozitif bir ilişki görüldü (p=0,001). Hasta ve kontrol grubunda belirtilen belirteçlerin konsantrasyonları arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık görülmedi. Kan parametreleri ile MRG lezyon yükü korelasyonuna bakıldığında yaş, kolesterol, düşük yoğunluklu lipoprotein, vücut kitle indeksi ve trigliserid düzeyi ile pozitif korelasyon saptandı ve beklenenin aksine homosistein düzeyi arasında ilişki yoktu. Bununla birlikte, insülin direnci ve lezyon yükü arasında anlamlı bir ilişki vardı (p<0,03).

Sonuç: Bu çalışmada özellikle BCL’li epizodik migrenli hastalarda, endotel disfonksiyonu için bir belirteç olan FMD’nin istatistiksel olarak anlamlı olduğu bulunmuştur. Bu bulgu migren patogenezine katkıda bulunabilir. Özellikle profilaksiye ihtiyaç duyan hastalarda endotel düzeyinde tedavi edici bir farmakoterapi seçenek olarak düşünülebilir.