Fatma Ece Çetin1, Hatice Karasoy2

1Üsküdar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Psikoloji Anabilim Dalı Doktora Programı, İstanbul, Türkiye
2Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi, Nöroloji Anabilim Dalı, İzmir, Türkiye

Anahtar Kelimeler: Myastenia gravis, depresyon, klinik gidiş

Özet

Amaç: Myastenia gravis (MG) dalgalı seyreden non-spesifik semptomları olan, semptomları stres ile alevlenen, kronik otoimmün bir hastalıktır. MG’ye depresyon başta olmak üzere birçok psikiyatrik hastalık eşlik edebilir. Bu çalışmada, MG’ye eşlik eden depresyon varlığının ve depresyonun klinik gidişe olan etkisinin belirlenmesi amaçlanmıştır.

Gereç ve Yöntem: Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi, Nöroloji Anabilim Dalı Kas Hastalıkları Polikliniği’nde en az 1 yıllık takipleri olan, 18-65 yaş aralığında olan, iletişim kurmaya engel herhangi bir tıbbi ya da psikiyatrik hastalık durumu olmayan 98 MG tanılı hasta çalışmamıza dahil edilmiştir. Depresyon tanısı konulması için anket formlarının uygulanması yerine, birebir görüşme yöntemi olan DSM-IV ölçütlerine yönelik yapılandırılmış klinik görüşme (SCID-1) tercih edilmiştir. Depresyonu olan ve olmayan hastaların klinik gidişleri, standart semptomatik veya immünosüpresif tedaviye yanıtları MG tedavi yanıtı değerlendirme skalası kullanılarak, hastalarda depresyon varlığı konusuna kör olan baş araştırmacı tarafından değerlendirilmiştir.

Bulgular: Hastalarımızın SCID-1 değerlendirmesinde %40,8 oranında depresyon tespit edilmiştir. Hastalarımızın %64,9’u hastalık bulgularının başlangıcından önce stresör bir faktör tanımlamışlardır. Tedavi yanıtı değerlendirilmesinde hastalarımızın %19,4’ünde remisyon, %80,6’sında minimal belirtiler saptanmıştır. Klinik durumda değişimin değerlendirilmesinde %88,8 oranında iyileşme tespit edilmiştir. Depresyonu olan hastalarda tedavi yanıtının daha kötü olduğu yönünde istatistiksel anlamlı ilişki saptanmıştır (p=0,018).

Sonuç: MG tanılı hastalarda depresyonun sıklıkla birlikte bulunduğu ve depresyonu olan hastalarda klinik seyrin daha olumsuz olduğu tespit edilmiştir. Bu nedenle MG’li hastalarda depresyonun tespitinin önemine ve bu yönde tedavi düzenlenmesinin hastalık seyrine olumlu etkisinin olabileceğine dikkat çekmek amaçlanmıştır.