Berril DÖNMEZ ÇOLAKOĞLU1, Bahri AKDENİZ2, Raif ÇAKMUR1, Önder KIRIMLI2

1Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji, Anabilim Dalı, İZMİR
2Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi, Kardiyoloji Anabilim Dalı, İZMİR

Anahtar Kelimeler: ekokardiyografi, pergolid, valvuler kalp hastalığı

Özet

Bilimsel Zemin: Pergolid, Parkinson hastalığı tedavisinde kullanılan ergo derivesi bir dopamin agonistidir. Son birkaç yıl içinde pergolid kullanımı ile ilişkili valvulopati geliştiğine ilişkin çalışmalar bildirilmiştir.
Amaçlar: Biz bu çalışmada pergolid kullanımı ile valvulopati arasında ilişki olup olmadığını saptamayı amaçladık.
Materyal Metod: Pergolid kullanan 35 ve kontrol grubu olarak levodopa kullanan 27 Parkinson hastası çalışmaya dahil edildi. Pergolid grubunun yaş ortalaması 60.57 ± 10.25 (37-82) yıl, hastalık süresi 6.73 ± 3.36 (1-14) yıldı. Günlük pergolid dozu 3.12 ± 0.66 (1.50-4.50) mg, pergolid kullanım süresi 34.29 ± 20.10 (7-96) aydı. Kontrol grubunun yaş ortalaması 71.77 ± 7.29 (60-85) yıl, hastalık süresi 4.76 ± 3.04 (1-12) yıldı. Hastaların kardiyak muayeneleri ve ekokardiyografik değerlendirmeleri hastaların kullandıkları ilaçları bilmeyen bir kardiyolog tarafından yapıldı. Kapak yetmezliğini değerlendirmek için valvuler skorlama sistemi kullanıldı. 0=yetersizlik yok, 1 =hafif, 2=orta, 3=ağır yetersizlik. Valvuler kalınlaşmanın olup olmadığına bakıldı. Mitral kapaklarda mitral jet alanı ölçüldü. Triküspit yetmezliği varsa sistolik pulmoner arter basıncı ölçüldü.
Sonuçlar: Valvuler yetersizlik pergolid kullanan hastaların 1 0'unda (%28), levodopa kullanan hastaların 7'sinde (%25.9) saptandı (p=0.81 ). Fakat ciddi valvuler yetersizlik (triküspit yetmezliği) yalnızca pergolid kullanan 2 hastada saptandı. Restriktif tipte valvuler kalınlaşma pergolid kullanan hastaların ikisinde, levodopa kullanan hastaların birinde saptandı (p=0.71 ). İki grup arasında pulmoner arter basıncı ve mitral jet alanı ölçümleri açısından fark yoktu.
İzlenimler: Çalışmamız pergolidin ciddi valvuler kalp hastalığı oluşturabileceğini, ancak bu yan etkinin daha önceki çalışmalarda belirtildiği kadar sık olmadığını ortaya koymuştur. Ancak klinisyenlerinböyle bir yan etkinin farkında olmalarını ve hastaları bu açıdan izlemelerini öneriyoruz.